Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Taksim Meydanı

Resim
Taksim Meydanı, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde yer alan ve şehrin en önemli ve popüler noktalarından biridir. Turistlerin sıklıkla uğradığı bir nokta olan meydan, otelleri, alışveriş merkezleri ve eğlence mekanları ile oldukça zengin bir bölgedir. Tam anlamıyla bir meydan haline gelmesi ise Cumhuriyet Dönemi ’ne denk gelmektedir. 2013 yılında, meydanda yer alan trafik kesin olarak kapatılarak yayalaştırılmıştır. Tarihi bakımdan ise, Taksim Meydanı’nın geçmişi oldukça eskiye dayanmaktadır. İstanbul’un en kalabalık meydanlarından biri olan Taksim Meydanı, Osmanlı dönemindeki Pera Bölgesi’ nin kalbi olarak kullanılmaktaydı. Meydanın adı “taksim” kelimesinden gelmektedir ve “bölüşmek” anlamına gelmektedir. Meydan, 19. yüzyılın sonlarından itibaren modernleşme süreci ile birlikte değişime uğramıştır. İlk kez 1870 ’lerde meydanın ortasına bir su çeşmesi konulmuştur. Sonrasında ise çeşmenin yerine bir İstiklal Sütunu dikilmiştir. Meydanda ayrıca, Atatürk Anıtı, Cumhuriyet Anıtı, Gezi Parkı v...

İstanbul Tarihi

Resim
İstanbul , Türkiye'de Marmara Bölgesi'nde yer alan ve İstanbul ilinin merkezi olan şehirdir. Ekonomik, tarihî ve sosyokültürel açıdan önde gelen şehirlerden biridir. Şehir, iktisadi büyüklük açısından dünyada 34. sırada yer alır. Nüfuslarına göre şehirler listesinde belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Türkiye ve Avrupa 'da birinci, dünyada ise on yedinci sırada yer almaktadır. İstanbul, Türkiye'nin kuzeybatısında, Marmara kıyısı ve Boğaziçi boyunca, Haliç 'i de çevreleyecek şekilde kurulmuştur. İstanbul kıtalararası bir şehir olup, Avrupa'daki bölümüne Avrupa Yakası veya Rumeli Yakası , Asya'daki bölümüne ise Anadolu Yakası veya Asya Yakası denir.  Tarihte ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç'in sardığı bir yarımada üzerinde kurulan İstanbul'un batıdaki sınırını İstanbul Surları oluşturmaktaydı. Gelişme ve büyüme sürecinde surların her seferinde daha batıya ilerletilerek inşa edilmesiyle dört defa ge...

Şevki Bey (Kantocu Peruz'a olan aşkı)

Resim
Şevki Bey (1860-1891) Kısa ömrüne yüzlerce şarkı sığdıran bestekâr. Şevki Bey, bestekâr Hacı Arif Bey'in öğrencisidir, ama İbnülemin Mahmut Kemal'in deyişiyle "kendine has bir üslup ile parlak ve nefis eserler besteleyen bir sanatkâr"dır.  Şevki Bey'in dramı, hiçbir geme gelmeyen yaşam tarzı ve kantocu Peruz'a olan aşkıdır. Peruz bu aşka bigâne kalmamış, ama tıyneti icabı başka âşıklar da edinmiş ve hassas Şevki Bey bu durumdan bugün de zevkle dinlenen şarkılar yaratırken, bir yandan da efsanevi bir ayyaş olup çıkmıştır.  İçki sofrasında herkesin gözü önünde sekiz-on güfteyi bir okuyuşta irticalen bestelediği anlatılır. Bir gün evinin önünde yalnız don ve gömlekle sızmış vaziyette dahi bulunmuştur. Kendisini kimin soyduğunu bilmemektedir.  Ahmet Rasim bir yazısında bestekâr, karlı bir kış günü Beyoğlu Belediyesi önündeki yokuşta, gözlerini açamayacak kadar sarhoş, yerlerde yuvarlanırken bulduğunu ve sırtlayıp kendi evine götürdüğünü yazar.

Kalamış Koyu'ndaki Şifa Gazinosu

Resim
Şifa Gazinosu Kalamış Koyu'na nazır yamaçta bulunan meyhane. Üstat Ahmet Rasim buranın tutkunları arasındaydı. Her gelişinde en dipte tenha bir köşede özel koltuğuna oturur, okur, yazar, etrafı seyre dalar, dinlenir, mekânın işletmecisi Yervant'la ahbaplık ederdi.  1926'daki bir yazısında şöyle diyordu: "Bence burası insanı şehrin her türlü gürültülerinden duygun [sakin duygulu] kılardı. Deniz var, biraz çekkin oturuldu mu göl var, Kurbağalıdere var, Fener Burnu var, yarım ada dil var, tren karşıdan geçer, sandal, yelkenli, vapur göz önünde, yazın deniz hamamları gürültüleri, mehtaplarda saz özlemleri, sarhoşların naraları, heyheyleri duyulur. Sözün kısası var oğlu var."  Üstat, Şifa'da hayal âlemine dalmakla kalmaz, meşklere de katılırdı. Bu âlemlere tanıklık eden Muharrem Giray bakın neler anlatıyor: "Çantasını açan üstad, içinden körpe salatalık, taze domates, ince yeşilbiber, beyaz nir, sakız leblebisi, biraz da mevsim meyvesi çıkarır, bunlardan soğut...

Taksim Belediye Gazinosu

Resim
Taksim Belediye Gazinosu, Taksim Gezisi'nde bir dönem çok rağbet gören gazino. 1940 'ta, vali ve belediye başkanı Lütfi Kırdar'ın davetiyle İstanbul'a gelen Rumen Jorgolescu tarafından alafranga müzik ağırlıklı bir gazino kimliğiyle hizmete açıldı.  Elmadağ'daki Kordon Blö gece kulübü de, aynı şahsın bir başka girişimiydi. Taksim Belediye Gazinosu'nun büyük salonunda, orkestra sahnesi, bir dans pisti ve pisti üç yandan çevreleyen yüksekçe yemek bölümü bulunuyordu.  Her akşam ayrı bir programın düzenlendiği bir pavyon ve Boğaziçi'ne bakan yazlık varyete bahçesi ve teras da Taksim Belediye'nin bir parçasıydı.  İsmet Sıral Orkestrası, İlham Gencer-Ayten Alpman ikilisi, yabancı revüler ve vedetler gazinonun kalburüstü misafirlerinin gözdesiydi. Sahnesinden Ruhi Su da geçmişti.  1960'ların başından itibaren Emin Yeyman ve Fahrettin Aslan'ın ortaklığına geçen gazino, Maksim'in kardeşlerinden biri haline geldi. Zeki Müren, Behiye Aksoy burada boy gö...

Tango Bıyık Bilakis

Resim
Tango Bıyık Bilakis 1965 yılında Yenikapı sahilinde seyyar meyhane. Kurucu ve işleticileri İktisat ve Hukuk öğrencilerindendi. Bir zamanki kayalıkların altındaki kumluğa akşam bastırmaya başlayınca, hamur tahtaları, yer sofraları konur, ucuz ama taze balık kızartılırdı.  İşletmecilerin arkadaşları imece olsun diye uğrar, kızlar salata yaparken oğlanlar ayaküstü sofralardan otlardı. Genelde öğrenciler şarap, ağır müşteriler rakı içerlerdi.  Orhan Kemal rakısını kumsalda kayalıklarda içmiş, Mahmut Makal ise Londra dönüşü sofra başına bağdaş kurmuştu. Borç takanlar yüzünden işletmecileri iflas etmiş ve meyhane işletmeye tövbe etmiştir.

Fıstık Ahmet (1944)

Resim
  Tanrıverdi, Fıstık Ahmet (1944) Fıstık Ahmet lakabıyla doğup büyüdüğü Büyükada'nın simgesi haline gelen modern barba; tanrı vergisi yeteneğiyle hem klasik meze geleneğine sahip çıkan hem de yenilikler getiren aşçı; çok yönlü bir meyhaneci olarak gözlem ve deneyimlerini kitaplara aktaran yazar.  Başta Büyükada'daki Değirmen ve Prinkipo olmak üzere, Beyoğlu'ndaki Tramvay'da, Bostancı, Kuruçeşme, Etiler ve Nişantaşı'nda şubeleri olan Barba'da ve Zincirlikuyu Mastori'de işletmecilik yaptı.  Tadanların unutamadığı mezelerinin tariflerini Barba'nın Mezeleri adlı kitabında topladı. İlkokuldan beri günlük tutan Fıstık Ahmet, anason kokulu anılarını Zaman Satan Dükkân, Hoşçakal Prinkipo: Bir Rüyaydı Unut Gitsin ve Büyükada'nın Solmayan Fotoğrafları adlı kitaplarda topladı.  Üstat, Barba'nın Mezeleri kitabında 17 yaşında bir üniversite öğrencisiyken tattığı ilk rakısını şöyle anlatır: "Bizim Helvacı Yavuz ve Fırıncı Şaban ile beraber Angelos'a a...

Tarabya'nın Eski Meyhaneleri

Resim
Tarabya Boğaziçi'nin kuzeyindeki eşsiz koya kurulmuş tarihi semt. Eski ismi "şifa, tedavi" anlamına gelen Therapia'dır.  Havasının insana iyi geldiği söylenir. 16. yüzyıla kadar küçük bir Rum balıkçı köyü olan Tarabya, 18. yüzyılla birlikte İstanbul elitinin yerleşkesi haline gelmiştir. Semtte hâlâ bu dönemlerde yapılmış elçilik binaları bulunur.  Üstat Salâh Birsel mazinin Tarabya'sındaki meyhane atmosferini şöyle aktarır: '' Villa Zarifi yalısı bir yangın geçirdikten sonra alt katına Paella adında bir lokanta gelip konacaktır. (...) Şimdiler buralarda Yeni Karadut Restaurant'la, Tarabya Yosun Restaurant ruhu diri olanların gönüllerine dolar. Daha ilerde de –Hacıosman Bayırı'na ulaşan yola varmadan– Garaj Restaurant'a rast gelinir. '' 1950'lerde açılan Garaj, daha sonra yerini Fidan meyhanesine bırakır. Bir süre sonra da onun bitişiğinde, bugün de varlığını sürdüren Filiz meyhanesi açılır. Garaj ise şu anki yerine geçer. İki meyhan...

Cahit Sıtkı Tarancı (Daha ağzım ıslanmadığı halde içim açıldı.)

Resim
Cahit Sıtkı Tarancı, (1910-1956) Melankolik dizeleri ile tanınmış, Otuz Beş Yaş ve bir meyhane klasiği olan Abbas şiirleriyle özdeşleşmiş şair.  Sait Faik ve Orhan Veli'nin can yoldaşı, kadeh arkadaşıydı. İçkiye, özellikle rakıya pek düşkündü. Öyle ki, kendisinden sonra gelen İkinci Yeni kuşağında onun yerini ancak Edip Cansever gibi bir büyük içici doldurabildi.  Ankara'da bulunduğu dönemde Kürdün Meyhanesi'nin, Üç Nal'ın müdavimlerindendi. Buralarda Nurullah Ataç, Ahmet Muhip Dıranas, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Mehmed Kemal, Fahir Aksoy gibi edebiyatçı ve sanatçılarla yarenlik etti.  Uzun içki gecelerini Paydos adlı şiirinde anlattığı Hilmi Baba'da bitirmeyi severdi. Geçimini sağlamak için her hafta Cumhuriyet gazetesine yazdığı öykülerden birinde (Mavromatis Efendi, 5 Kasım 1944) İstanbul'dayken sürekli gittiği bir meyhaneyi anlatır.  Parmakkapı'daki Afrika hanının altındaki küçük, mermer masalı, bu sevimli meyhane ve Cahit Sıtkı'ya çok ayrı iti...

Tarator Ahmet Osman

Tarator Ahmet Osman, Cemal Kaygılı'nın kaleminde hayat bulan, 27 yaşındaki rakıcı amele. Biraz külhanbeyi olup ihtiyar annesi ve üvey babasıyla beraber İstanbul'da yaşıyordu.  Osman Cemal'e, neden içtiğini şöyle anlattı:  "Rakı ne için içilir, a Bey bilader? Tabii ihvan ile muhabbet için. Eğer bu ihvan dediğimiz kimseler de candan ihvan iseler, deyme artık keyfine muhabbetin! Malûmya beyim, rakı kafanın cilasıdır. İhvan ile karşılıklı kafaları cilaladın mı idi, neş'enin pahası olmaz gayri! Hele işin içinde tatlı tarafından hındım [bkz. hımdım] da olursa, bakma sağına soluna, ye Mehmet ye!"  Tarator Ahmet ilk rakısını, bir bayram günü arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği Beyoğlu'nda, bir bahçede kütletir.  Mevsim yazsa, " bu cenabeti açıklık yerlerde, kırlarda, bostanlarda, su başlarında, taze marul, hıyar domates salatasile " içmeye bayılır. Kışları mecburen meyhanelere gider. Ertesi gün tatilse sabaha kadar içen Tarator Ahmet, iş günlerinde ...

Y - Tarihsel Yer Adları Dizini,

Resim
  Y - Tarihsel Yer Adları Dizini, Yeni Cami ,  Yeni Valide Camisi’nin Türkçe kısaltılmış adıdır. Yeni Cami’nin yapımı II. Mehmet ’in annesi Safiye Sultan zamanında 1597 yılında başlamıştı ancak ölümüyle saray üzerinde hâkimiyeti kalmayınca yapımına ara verildi. 500 yıllık bir aradan sonra IV. Mehmet’in annesi Turhan Hatice Sultan'ın projeye ilgi göstermesiyle 1663 yılında imparatorluk mimarı Mustafa Ağa yönetiminde yapımı tamamlandı ve cami resmi olarak 1665 yılında açıldı.  Yerebatan Sarnıcı , erken Bizans zamanında burada bir kilise olduğu için Bazilika Sarnıcı olarak da bilinir. Muazzam büyüklükteki sarnıç, çatısını destekleyen 336 sütunu ile şehrin 19 km kuzeyindeki Belgrad Ormanından borularla getirilen suyu depoladı. Bizans Büyük Sarayı ’nın ve Osmanlı döneminde de Topkapı Sarayı'nın ihtiyacını karşıladı.  Yılanlı Sütun,  Büyük Konstantin’in 324’te Peloponez Yarımadasında bulunan Delfı’den getirdiği bronz sütundur. Aslen altın bir kâse taşıyan alt...

Ü - Tarihsel Yer Adları Dizini

Resim
  Ü - Tarihsel Yer Adları Dizini Üsküdar , klasik dönemde  Hrisopolis  “ Altın Şehir ” adında bir Yunan kentiydi. O zamanki adım ya vatandaşlarının zenginliğinden ya da güneş batarken ışınlarının altında karşı kıyıdan görünüşü sebebiyle almıştı. Şimdiki adını Romalıların hükümdarlığı sırasında kenti koruyan askerlerin giydiği skutari denen deri zırhlardan alır. Şimdiki adı  skutari  kelimesinin Türkçe'deki bozulmuş halidir.

T - Tarihsel Yer Adları Dizini

 T - Tarihsel Yer Adları Dizini Taksim ,  Modern İstanbul’un merkezinin ve aynı zamanda oradaki büyük meydanın adıdır. Arapçadan gelen taqsim “paylaştırma” kelimesi, İstanbul’un su rezervinin buradaki taş bir depodan dağıtılmasına atıfta bulunur. Taksim Meydanı son yıllarda çeşidi protesto ve gösterilerin merkezi olmuştur.  Tophane ,  Beyoğlu civarında bir semt olan Tophane’nin adı tam olarak “silah deposu” anlamına gelir. II. Mehmet cephaneliğini burada Kara-köy ile Beşiktaş arasındaki deniz kıyısına inşa ettirdi. Osmanlı ordusunun mühimmatı burada imal ediliyordu. İstanbul Modern Sanat Müzesi, 2004 yılında bölgedeki antrepolardan birinde kuruldu.  Topkapı Sarayı  I. Abdülmecit’in saray halkını Boğaz’ın Beşiktaş kıyısında yeni bitmiş Dolmabahçe Sarayı’na taşıdığı 1856 yılına kadar 400 yıl boyunca sultanlara ev sahipliği yaptı. Saraydaki çalışma daha 1459 yılında II. Mehmet’in hükümdarlığı esnasında başladı; yenileme ve iyileştirme çalışmaları Mehmet’in ard...

S - Tarihsel Yer Adları Dizini,

S - Tarihsel Yer Adları Dizini, Sahaflar Çarşısı ,  Kapalıçarşı’nın köşesinde kitap satıcılarının olduğu bir çarşıdır. Buraya Beyazıt Camisi’nin dışındaki avludan girilir. Santa Maria Draperis Kilisesi, İstiklal Caddesinde Meryem Ana Dra-peris olarak bilinen bir Roma Katolik kilisesidir. Kilise aslen adından da anlaşıldığı üzere Clara Maria Draperis diye biri tarafından bağışlanan arazide 16. yüzyılda inşa edildi. Asıl kilisenin 1660 yılındaki bir yangında yıkılmasından sonra yeri değiştirildi ve art arda gelen iki yangın ve deprem ile düşman devletlerin tahribatlarından sonra 18. yüzyılda bugünkü halini aldı. Her pazar İtalyanca ve İspanyolca ayin yapan Fransisken rahiplerince yönetilen Santa Maria Osmanlı döneminde büyük Levanten ve Arap Hıristiyan cemaatlerine yiyecek ve içecek sağladı. Ana sunakta her felaketten sonra kurtarılan Bakire Meryem’in eski ahşap bir ikonası vardır.  Sen Antuan Kilisesi,  Beyoğlu İstiklal Caddesi yakınında bulunmaktadır. 18. yüzyılda, İstanb...

P - Tarihsel Yer Adları Dizini

P - Tarihsel Yer Adları Dizini Pera, bakınız Beyoğlu.  Pera Palas Oteli,  Avrupa’dan yapımı yeni tamamlanmış Doğu Ekspre-si’yle gelen yolcuların konaklaması amacıyla 1892 yılında inşa edilmiştir. Art nouveau ve oryantalist tarzı dekorasyonların bir araya geldiği otel Konstantinopolis’in meşhur olduğu Levanten kültürünün bir örneğini temsil eder. Mimar Alexander Vallaury ayrıca Karaköy’deki Osmanlı Bankası binası ile Sultanahmet’teki Arkeoloji Müzesinin yapımından da sorumluydu. Otel yıllar içinde birçok ünlü kişiyi ağırladı. 411 numaralı oda Agatha Christie’nin Doğu Ekspresinde Cinayet romanını yazdığı sırada kaldığı odaydı, 101 numaralı oda ise Atatürk’ün burada kaldığı sırada okuduğu kitap ve dergiler de dahil olmak üzere birçok şahsi eşyasının sergilendiği minik bir müzedir. Kral VIII. Edward, Kraliçe Elizabeth, İmparator Franz Joseph, Sarah Bernhardt, Alfred Hitchcock, Pierre Loti, Jacqueline Kennedy Onassis, Ernest Hemingway ve Greta Garbo, hepsi bir zamanlar burada bulun...

O - Tarihsel Yer Adları Dizini

  O - Tarihsel Yer Adları Dizini Ortaköy’ün keyifli, biraz da bohem bir havası vardır ve çay içmek, gezinmek ve aheste bir yemek yemek için ideal bir yerdir. 1853’te Abdülmecit’in Ermeni mimar Nigoğos Balyana sipariş ettiği resimli kartpostal gibi barok camisi hemen üzerinde yükselen asma Boğaziçi Köprüsü ile hoş bir görsel karşıtlık yaratır. Arnavutköy ve Kuzguncuk gibi Orta-köy de Osmanlı günlerindeki kozmopolit ve çok dinli yapısı ile biliniyordu ve iki camiyle beraber buralara gelen nüfusun çoğunluğu bölgeyi terk ettiği için çok az kullanılan iki sinagog ve iki Ermeni kilisesine ev sahipliği yapıyor.

N - Tarihsel Yer Adları Dizini

  N - Tarihsel Yer Adları Dizini Nişantaşı ,  İstanbul’un Avrupa yakasının alışveriş dükkânları ve restoranları ile bilinen lüks bir semtidir. Nişantaşı, Sultan I. Abdülmecit’in 19. yüzyılın ortalarında yeni ilçenin temel taşları olarak bir cami ve polis merkezi inşa ettirerek vatandaşlarını bu yeni bölgeye taşınmaya teşvik etmesi nedeniyle adını Osmanlı Türkçesindeki “teşvik”ten almış olan Teşvikiye semtini de kapsar. Nişantaşı ise anlamı itibarıyla Os-manlı askerlerinin nişan talimi yaptığı yerdir.

M - Tarihsel Yer Adları Dizini

  M - Tarihsel Yer Adları Dizini Marmara Denizinin antik dönemlerdeki adı Propontis’tir. Boğaziçi ile Karadeniz’e Çanakkale Boğazı ile de Akdeniz’e bağlanır. Deniz, adını Yunanların Proconnesus dediği Marmara adasından alır. Adadaki maden ocaklarında, klasik zamanlardan beri bitmez tükenmez mermer kaynakları bulunmaktadır. Mecidiyeköy ,  Avrupa yakasında Beyoğlu’nun ilerisinde bir ticaret ve yerleşim yeridir. Mecidiyeköy adını kurulduğu sırada hükümdar olan Sultan I. Abdülmecid’den (1839-1861) alır.

K - Tarihsel Yer Adları Dizini

K - Tarihsel Yer Adları Dizini Kadırga ,  Hipodrom ve Sultanahmet Camisi’nin ilerisindeki tepenin eteğinde kurulmuş bir semttir. Türkçede kadırga denmesi nedeni buranın alüvyon ve çamurla kaplanmadan önce Bizans filosu kalyonlarının yanaştığı bir liman (4. yüzyılın ortasında din değiştiren Julian’ın hükümdarlığı zamanında kazılmıştır) olmasıdır. Kalenderhane Camisi Vefa semtindedir. Bu, muhtemelen, 9. yüzyılda inşa edilmiş Thetokos Kryotissa ‘İsa’nın annesi en kutsal Meryem’ Ortodoks kilisesidir. Eski şehirdeki Süleymaniye Camisinin batısına düşen Bozdoğan Kemerinin hemen bitişiğindedir. 2. Mehmet kiliseyi ye dönüştürünce onu Kalenderi derviş tarikatina verdi. Eski kilisenin çok az değişiklik geçirmiş mermer kaplamaları ile hatları görülmeye değer sadeliktedir. Kanlıca, Boğaziçi’nin Asya yakasında yoğurdu ile meşhur bir kıyı köyüdür. Osmanlı Döneminde mehtaplı kayık gezintileri için halkın rağbet ettiği bir yerdi. İskelenin yakınındaki meydanda bulunan İskender-paşa Camisi Gazi İsk...

İ - Tarihsel Yer Adları Dizini

 İ - Tarihsel Yer Adları Dizini İbrahim Paşa Sarayı ,  Sultanahmet’teki Hipodromun batı ucunda bulunan Muhteşem Süleyman tarafından devlet kademelerinde yükselmesi sağlanan Rum kökenli Sadrazam İbrahim Paşa tarafından inşa edilen erken dönem bir Osmanlı köşküdür.  İskele Camisi  Üsküdar kıyısında bulunan Mihrimah Sultan Camisi’nin resmi olmayan adıdır. Türkçede “iskele” adı, İtalyanca skala’dan (basamak veya iniş yeri) gelmektedir, cami de buradaki iskelenin yukarısına oturtulmuştur. 1546-1548 yılları arasında Sinan tarafından Muhteşem Süleyman’ın kızı ve Sadrazam Rüstem Paşanın karısı olan Mihrimah Sultan için inşa edilmiştir. Cami, iskeleye bakan güneşlik gibi sarkan geniş revağı ile kendini göstermektedir. 

H - Tarihsel Yer Adları Dizini

  H -  Tarihsel Yer Adları Dizini Harbiye ,  Şişli ilçesine bağlı olan Harbiye’de askeri bir müze bulunmaktadır. Havariyun (12 Havari) Kilisesi, 4. yüzyılda Büyük Konstantin’in hükümdarlığı sırasında havarilerin kutsal emanetlerinin yanında kendisinin ve haleflerinin mezarlarını barındırmak maksadıyla inşa edilmiş olan kilise vaktiyle Ayasofya’nın ardından ikinci derecede önem taşıyan bir kiliseydi ve başkentin en uğrak yerinde olduğu için Konstantino-polisliler tarafından sık sık ziyaret ediliyordu. 6. yüzyılda Jüstinyen ve Theodora tarafından yeniden inşa edilmiş ve 9. yüzyılda I. Basil zamanında genişletilmiştir. 1204 yılında Haçlılar ve Venedikliler kilisenin varlıklarını yağmaladılar. Fetihten hemen sonra II. Mehmet kiliseyi ilk piskoposu Gennadius’a verdi, ancak kısa bir süre sonra sultan harap olmuş kiliseyi tamamen yıktırdı ve yerine bu göze çarpan tepede 1463-1470 yılları arasında Fatih Camisi’ni inşa ettirdi. Günümüz kayıtlarına ve yaşayan tasvirlere göre kilis...

G - Tarihsel Yer Adları Dizini,

  Tarihsel Yer Adları Dizini, Galata ,  Haliç’in kuzey kıyısında farklı kesimleri barındıran kozmopolit yapısı ile tanınmaktadır. Bugünlerde Galata’ya özellikle denize kıyısına yakın oluşu nedeniyle günümüzdeki ismiyle Karaköy deniyor. Pera’nın alt kesimleri, 1273-1453 arasında etrafı duvarlarla çevrili kendi kendini yöneten bir Ceneviz Cumhuriyeti kolonisiydi. Cenevizliler İstanbul’un en bilinen kent simgelerinden biri olan Galata Kulesi’ni 1348 yılında kalenin en yüksek ve en kuzeydeki noktasına yaptılar. 11. yüzyıldan bu yana oldukça fazla Yahudi nüfusunun bulunduğu Galata geleneksel olarak bankacılığın ve fiıhuşun merkezi oldu.  Galata Köprüsü , eski İstanbul’u Avrupaileşmiş Pera semti ile birbirine bağlayan köprü önemli ve sevilen bir kent simgesidir. Türk edebiyatından önemli derecede rol alır ve İstanbullular için büyük bir kültürel değere sahiptir. 19. yüzyıldaki ücretli ahşap köprü 1992 yılındaki bir yangın sebebiyle hasar gören mevcut yeni köprü ile değiştirild...

F - Tarihsel Yer Adları Dizini,

  F - Tarihsel Yer Adları Dizini, Fatih ,  Eminönü mevkisini kapsayan Fatih’in idari bölgesi kuzeyde Haliç’ten güneyde Marmara Denizine kadar uzanan ve 19. yüzyıldaki genişlemesinden önce tarihi Konstantinopolis şehrinin büyük bir bölümünü içine alan büyük bir kentsel alandır. Ancak Fatih semti kentin Fatih Camisi’ni merkez alan bir parçası olarak genellikle dahadar bir alanda tanımlanır. Anadolu’dan göç edip gelen müyonları barındırması yüzünden muhafazakârlığı ve dini hareketliliği ile anılmaktadır.  Fatih Camisi,  II. Mehmet 12 Havari Kilisesi’ni (Havariyun Kilisesi) yıktırıp yerine 1463-1470 yılları arasında İstanbul’un ilk selatin camisini yaptırdı. Ancak 16. ve 18. yüzyıllarda cami depremler yüzünden hasar gördü ve III. Mustafa döneminde orijinal cami planından farklı bir biçimde inşa edilen şimdiki barok tarzındaki cami yalnızca 1771 yılma tarihlenir. Güller ekili bahçesi görülmeye değerdir. Sultan II. Mehmet’in türbesi ayrıntılı barok tarzında bir hayal iken ...

E - Tarihsel Yer Adları Dizini,

E - Tarihsel Yer Adları Dizini, Edirne , posta idaresinin yeni isimlerin kulandması kuralını uygulamaya başladığı 1930’a kadar İngilizcede Adrianople olarak anılan ve kadim zamanlarda Hadrianların şehri anlamına gelen Hadrianopolis adıyla bilinen, Trakya’nın doğusundaki bir şehirdir. Konstantinopo-lis’in fethinden önce, Osmanlı İmparatorluğuna 1365-1453 yılları arasında başkent olarak hizmet etmiş ve bu tarihten sonra da başkente açılan önemli bir geçiş olmayı sürdürmüştür. 1575 yılında Sinan, ustalık eseri olan Selimiye Camisini Edirne’de inşa etti. Eminönü, kabaca Bizans’ın eski yerleşim bölgesinde konumlanan eski İstanbul Yarımadasındaki işlek bir yerdir. 18. yüzyıldan önce Karay Yahudileri’nin yaşadığı bir semtti ancak Yeni Caminin yapılabilmesi için Balat’a yollandılar. 1912 yılında Haliç üzerinde yapılan ilk Galata Köprüsü, Türkiye’nin Avrupa yakasındaki iki tarafın arasında kolaylıkla geçiş sağladı. Deniz kıyısındaki iskeleler kentin diğer bölgelerinden gidip gelen yolcuları taş...

D - Tarihsel Yer Adları Dizini

 D - Tarihsel Yer Adları Dizini Dolmabahçe Sarayı, I. Abdülmecit’in padişahlığı sırasında inşa edilmiş gösterişli rokoko tarzı bir saraydır. II. Abdülhamit’in Yıldız Sara-yı’nda padişahlık yaptığı 1887 ile 1909 yılları arası hariç 1856 ve saltanatın sona erdiği 1922 yılları arasında Osmanlı Devlet erkânına ve sultanlara ev sahipliği yaptı. Saray Boğazın bir kısmının doldurulması ile elde edilen toprak parçası üzerine inşaa edildiği için adı da “doldurulmuş bahçe” anlamına gelir. Sarayın mimarları Ermeni Balyan ailesinin bireyleridir ve tırabzanları Bakara kristali ile yapılan büyük merdivende olduğu gibi geç dönem Osmanlı tarzının gösteriş ve şatafat ihtiyacına hizmet etmişlerdir. Kraliçe Victoria’nın hediyesi olan 4,5 ton ağırlığındaki dünyanın en büyük Bohemya kristalinden avizesi ana salonda asılıdır. 

C - Tarihsel Yer Adları Dizini

C - Tarihsel Yer Adları Dizini Cibali , adını 1453 ’te adamlarını bugün Cibalikapı’nın bulunduğu noktada Bizans surlarına bir saldırıya diren Osmanlı askeri ve dervişi Cebe Ali Bey’den alan Fatih ilçesindeki bir semttir. Bir rivayete göre Cebe Ali “ Zırhlı Ali ” adını manda derisi zırhından ötürü muhafızların korkarak istihkâm noktasını geçmesine izin vermesiyle almıştır.  Çengelköy ,  Boğaz’ın Asya kıyısında Beylerbeyi yakınındaki Üsküdar ilçesinin (eskiden ayrı bir köy olan) bir semtidir. Çengelköy ismini, Bo-ğaz’ın keskin bir kavisle döndüğü çengel şeklindeki koyda konumlanmasından almıştır.  Çinili Cami,  Atik Valide Camisinden kısa bir yürüme mesafesinde Üsküdar’daki Toptaşı tepesindeki küçük, sevimli bir camidir. Cami 17. yüzyılda inşa edilmiş ve İstanbul’daki en güzel İznik çinilerinden bazılarına sahiptir. Caminin gövdesi 1640 yılına tarihlenirken barok tarzı sundurma ve minare sonradan eklenmiştir.  Çukurcuma ,  Beyoğlu’nda İstanbul’daki eni...

B - Tarihsel Yer Adları Dizini

   B - Tarihsel Yer Adları Dizini Balat ,  Haliç  kıyılarında konumlanmaktadır.  İstanbul ’daki geleneksel bir  Yahudi mahallesi  olarak  Yahudi Hastanesi  ile  Ahrida  ve  Yanbol sinagoglarına  ev sahipliği yapmaktadır. Halen az sayıda Yahudi sakini vardır ama  Balat dar, parke sokakları  ve aile işletmeleri ile eski moda bir bölge olarak kalmıştır.  Bebek  semtinin tam adı “ Boğazın Gözbebeği ”dir. Boğaz’ın Avrupa yakasındaki  Arnavutköy'ü n yukarısında konumlanan Bebek, bir kıyı köyü olarak kurulmuş ve  Osmanlı  İstanbul’unda popüler bir yerleşim bölgesi olarak genişlemiştir.  Beşiktaş ,  Boğaz’ın Avrupa yakasında bulunan bu semtin adını,  Beytüllahim ’deki bir  Bizans kilisesinde  bulunan  İsa ’nın yadigârı taş beşikten  aldığı düşünülmektedir. II . Mehmet ’in koleksiyonuna geçen de muhtemelen aynı emanettir. Beşiktaş çeşitli noktalardan gelip giden ...

I. Konstantin'in Hayatı

I. Konstantin, (günümüzde Sırbistan Cumhuriyeti içinde yer alan) tarihte ise İlirya toprakları içerisinde yer alan Naissus'da (Niş)'da 22 Şubat 272'de doğdu. Babası o zaman bir Romalı general olan Konstantius Chlorus idi. Annesi Helena idi ve VI. yüzyıl tarihçisi Prokopius'a göre, Küçük Asya'da (modern Anadolu) bulunan Bitinya eyaletinin "Drepana" adındaki kentinde doğmuştu.[2] Bazı kaynaklar annesi Helena'nın General Konstantinius Cholorus ile evli olmayıp onun cariyesi olduğunu bildirirler. Konstantin'in babası yüksek rütbeli bir subaydı ve Konstantin gençlik yıllarını, İmparator Diocletianus'un sarayının bulunduğu, günümüzde Türkiye'nin İzmit ilçesinde bulunan Nicomedia'da geçirdi. 286'da Nicomedia'da yaşayıp o kenti Roma İmparatorluğu'nun idare merkezi olan kullanan imparator Dioclietianus, kendine yakın olan general Maximinus'u imparatorluğunun Batı kısmını yönetmek üzere Roma'da Augustus rütbesi ile ortak impar...

Konstantinopolis'in Kuruluşu (330)

Konstantinopolis'in kuruluşu (330) Licinius'un yenilmesiyle birlikte, I. Konstantin İskoçya'dan Kızıldeniz'e, Fas'tan Dicle Irmağı'na kadar uzanan büyük bir imparatorluğun tek hâkimi olmuştu. M.S. 4. yüzyıla gelindiğinde zenginliğin kaynağı Doğu'dan, Mısır ve Küçük Asya üzerinden yapılan ticaretten geliyordu. Efsanelere göre Megaralı Byzas tarafından MÖ 667 yılında kurulan Byzantium'un eşsiz konumu, I. Konstantin'in dikkatinden kaçmamıştı. Burası, Pontus Euxinus (Karadeniz) ve Asya'dan geçen ticaret yollarının büyük kısmını kontrol edebilecek bir noktaydı. İmparatorluğun köhneleşmiş kurumları ve alışkanlıklarıyla Roma'dan yönetilmeye devam edemeyeceğini gören I. Konstantin, Byzantion'u imparatorluğun yeni başkenti olarak ilan etti (13 Mayıs 330). Kente "Yeni Roma" anlamına gelen Nova Roma adını veren I. Konstantin, Senato ve diğer tüm kurumları buraya taşıttı. I. Konstantin'in ölümünden sonra (337) "ikinci kurucusunun...

İSTANBUL KRONOLOJİ

İSTANBUL KRONOLOJİ  - İmparator I. Konstantin' in yeni Bizans şehrinin inşasını başlatması Konstantinopolis’in Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olması  - I. Ayasofya Kilise 'sinin açılışı Hadrianapolis Muharebesi , Vizigotlar'ın zaferi Hıristiyanlığın , imparatorluğun resmi dini olması II. Theodosius’ un surları inşa ettirmesi Jüstinyen’in hükümdarlığı ve Bizans’ın en geniş sınırlara ulaşması  I. Jüstinyen’in yıkılan Ayasofya’yı yeniden inşa ettirmesi Salgın sebebiyle şehir nüfusunun %40’ınınyaşamını kaybetmesi Şehrin Araplar ve Persler tarafından işgal edilmesi  Perslerin yenilgiye uğratılması Putkırıcılık hareketinin başlaması İmparatoriçe İrini'nin putkırıcı politikaları sonlandırıp heykellerin dinsel açıdan yeniden önemli addedilmesini sağlaması  I. Haçlı Seferi ’nin Konstantinopolis’e ulaşması  IV. Haçlı Seferi' nde Konstantinopolis’in talan edilmesi Konstantinopolis’te Latin İmparatorluğu hâkimiyeti “ Kara Ölüm ” vebanın Konstantinopolise...

Nika Ayaklanması

Nika Ayaklanması (Yunanca: Στάσις τοῦ Νίκα), MS 532'de bir hafta boyunca Konstantinopolis'te Bizans İmparatoru I. Justinianus'a karşı gerçekleşmiştir. Konstantinopolis'in neredeyse yarısının yakılması veya yıkılması ve on binlerce insanın öldürülmesiyle genellikle şehir tarihindeki en şiddetli ayaklanma olarak kabul edilir. Antik Roma ve Bizans imparatorluklarında, belirli spor etkinliklerinde, özellikle araba yarışında, yarışmacıların ait olduğu farklı grupları (veya takımları) destekleyen, demes olarak bilinen iyi gelişmiş dernekler vardı. Başlangıçta, araba yarışlarında yarıştıkları üniformanın rengine göre farklılaşan dört ana grup vardı; renkler de taraftarları tarafından giyildi. Bunlar Maviler (Veneti), Yeşiller (Prasini), Kırmızılar (Russati) ve Beyazlar (Albati), idi ancak Bizans döneminde herhangi bir etkiye sahip olan yalnızca Maviler ve Yeşiller idi. İmparator I. Justinianus, Maviler'in destekçisiydi. Demes, genel Bizans nüfusunun başka çıkış biçimlerind...